Tarihte Hangi Salgın Hastalıkları İnsanlığa Tehdit Oldu?
Günümüzde Ebola, SARS ve yeni tip koronavirüs gibi salgın hastalıkları kısa sürede hızla yayılabiliyor ve maalesef bu salgın hastalıkları binlerce insanın yaşamını yitirmesine sebep oluyorlar. İlk defa aralık ayında görülen Covid-19 salgını şu an 400 binden fazla kişiye yayılmış durumda. Buradaki bağlantıya tıklayarak güncel koronavirüs vaka ve ölü sayısına Google’ın hazırladığı internet sayfası üzerinden ulaşabilirsiniz.
Yıllar önce İngiltere’de 1665 sensinde ortaya çıkan büyük veba salgını sonrasında 100 binden fazla insan hayatını kaybetmişti. O güne kadar bilinmeyen “yersina pestisvibonik” adındaki veba bakterisi büyük bir paniğe yol açmıştı. Geçen zamanda yine bir çok salgın hastalıkları ve virüs türleri de binlerce insanın hayatını kaybetmesini yol açmıştı. Şimdi tarihte yaşanan büyük salgın hastalıklarına bir göz atalım.
1. Winde
Eskiden maalesef sigara içmenin sağlığa bu kadar büyük ölçüde zarar verdiği bilmiyordu. Winde hastalığım ilk başta “solunumda zorluk çekme durumu” gibi anlaşılmış olsa da, bu hastalığa çok fazla sayıda sigara içen insanların yakalandığı bilinmekteydi. Winde hastalığına yakalanan insanlar, nefes almakta zorluk yaşıyorlardı ve solunum yetmezliği sonucu hayatlarını kaybediyorlardı.
2. Livergrown (Karaciğer Büyümesi)
Hastalığın adında anlayabileceğiniz üzere bu hastalığa yakalanan insanların karaciğerlerinde büyüme meydana geliyordu. Karaciğerdeki büyüme eğer durdurulamazsa maalesef hasta bir müddet sonra ölüyordu. O dönemde doktorlar bu hastalığın belirtilerinin karın ağrısı ve sarılık olduğunu söylüyor. Bu hastalığın birden çok sebebi vardı ama bu hastalığa en çok alkolik insanlar yakalanıyordu.
3. Rising of the Lights (Kuş Palazı, Difteri)
Halk arasında kuş palazı adıyla tanılan difteri hastalığı günümüzde yüzde 97 oranında tedavi edilebiliyor. Difteri hastalığı genel olarak küçük çocuklarda görülebilen bulaşıcı bir hastalık. Bu hastalık solunum difterisi olarak burun bölgesinde veya boğazlarda ortaya çıkmasının yanında deri difterisi olarak ta ciltte ortaya çıkabiliyor. Bu hastalığa yakalan kişilerde genel olarak solunumda ve yutkunmada zorluk, karın ağrısı, damak şişmesi ve dudaklarda morluk gibi belirtiler görülebilir. Bu hastalığa yakalananlar hastalığı atlatsalar bile vücut tam anlamda bir koruyucu cevap oluşturamadığından dolayı kişilerin hastalığa bir daha yakalanma riskleri var.
4. Purples (İskorbüt Hastalığı)
Bu hastalığa yakalanan kişilerin derilerinde mor renkli lekeler görüldüğünden dolayı İngilizce’de hastalığa bu isim verildi. İskorbüt hastalığı 15’inci yüzyılda otaya çıkan bir hastalıktı ve bu hastalık o dönemde denizcilerin başlıca ölüm ve sakatlanma nedeni olarak biliniyordu. Bu hastalık C vitamini (askorbik asit) eksikliği ile ortaya çıkıyordu. Bu hastalığın belirtileri ise halsizlik, kolay bir şekilde kanayabilen ve geriye çekilen diş etleri, yaraların iyileşmesinde gecikme, ciltte morluklar, deride kuruluk ve çatlamalar ortaya çıkıyordu.
5. Chrisomes (Vaftiz Elbisesi)
Bu hastalık 20. yüzıyıla kadar birçok ülkede binlerce insanın ölümüne sebep oldu. Bu hastalık çok küçük bebeklerde görüldüğü için, bebeklerin vaftiz elbisesi anlamındaki (Chrisome) adını aldı. Bu hastalığın yaşandığı bebeklerin genelde 1 ay içerisinde hayatları son buluyordu.
6. Tissick
Zayıflamak, parçalanmak, çürümek anlamındaki bu hastalık verem (tüberküloz) benzeri etkileri gösteriyordu. Bu virüs nedeniyle bitkin düşmüş olan hastanın vücudu yıpranmış bir hal alıyor.
7. Timpany (Davul Şişkinliği)
Bu hastalığın görüldüğü insanların sindirim sistemlerinde ciddi anlamda şişlikler oluşur. Bu şişlikler ise bazı durumlarda ölümlere yol açabilirler. Bağırsak enfeksiyonları, böbrek sorunları ve kanser tümörü gibi hastalıklar timpani hastalığına yol açabiliyorlar.
8. Head Mould Shot (Kafa Şekli Bozukluğu)
Geçtiğimiz yüzyıllarda doğum sırasında bazı zorluklar sonucu bebeklerin kafatası zarar görüyordu. Kafatasları yumuşak olan bebekler, kemiklerinde oluşmuş olan bu basınş ve zedelenme nedeniyle havale geçiriyorlardı ve bunun sonucunda vücutlarında kalıcı hasarlar meydana geliyordu. Bazı bebklerin kafaları değişik şekilde doğarken bazıları da geçirilen havale sonrası hayatlarını kaybediyorlardı. Yaşanan bu durum günümüzde “kraniyosinostoz” olarak adlandırılıyor ve hala devamlılık gösteriyor. Ancak tıbbın gelişmesi ile bu hastalık, büyük oranda tedavi edilebiliyor.
9. Meagrome (Megrim)
Bu hastalığa Latince olarak “yarım kafa” anlamında hemicrania ismi verilmiş. Beyin travması, anevrizma (kan damarlarındaki anormal genişleme), beyin tümörü gibi eski zamanlarda tedavisi bulunamayan bu hastalıklar megrim olarak adlandırılmıştı. Şiddetli bir şekilde baş ağrısı yaşatan “migren” hastalığı da bu kelime kökünden gelmekte.
10. Imposthume (Bozukluk)
Bu hastalığa yakalan insanların vücutlarında çıban, iltihab ve bazı bozukluklar yaşanıyor. Bu hastalık, genellikle vücuttan doğal olmayan bir sıvı aktığından dolayı İngilizce bozukluk, çürüklük anlamında olan “putrescence” kelimesinden türemiş olarak adlandırılmıştır.